Üretimde Agile (Çevik) yaklaşım

Çok eskilere gitmeye gerek yok bundan yaklaşık 25 yıl önce Amerika’da yazılım üretici firmaların patronları istedikleri kalitede ve hızda yazılım üretememekle ilgili kafayı yeme noktasına geliyorlar.

Bunun üzerine akil adamlar bir araya gelip toplantı üzerine toplantı yapıyorlar. Mevcut sisteme alternatif radikal bir çözüm var mıdır diye kafa patlatıyorlar.

O güne kadar hâkim sistem “şelale” (waterfall) sistemi. Yani “önce analiz dokümanı hazırlanır, ardından müşteriye onaylatılır, sonra yazılım geliştirilir, test bölümü gerekli testleri yapar, müşteriye sunuş yapılır ve en son canlı uygulamaya geçilir” falan gibi bir düşünce hâkim.

Tabii her konuda olduğu gibi planlanan ile gerçekleşen çoğunlukla örtüşmüyor; “okunamayacak uzunlukta ve detayda dokümanlar, müşteri talebindeki güncellemeler, bitmek bilmeyen projeler, mutsuz müşteriler, mutsuz satıcılar, vs, vs.

“Peki neden” diye sorduklarında şu cevabı itiraf ediyorlar: “Hem teknoloji hem de müşteri talepleri o kadar çeşitlendi ki bu şartlarda proje yönetimi kaçınılmaz olarak kaotik bir hâl alıyor”

Yıllar süren çalışmalar ve denemeler sonucunda yeni bir yolun ilk taşlarını döşüyorlar. Örneğin şöyle diyorlar: “Müşteri dâhil hiç kimse, projenin ilk evrelerinde talebin ne olduğunu tam olarak bilemez”. Böylelikle şelale sisteminde peşisıra ilerleyen süreçler yerine daha kısa süren ve her fazda parçalı üretim yapabilecekleri bir sistem hayal ediyorlar.

Ardından aşağıdaki 4 maddelik Agile manifestosunu yazıyorlar. Çevik manifestoda ilk argüman yerine ikinci argümana önem verin diyorlar (Dikkat ilk argümanı boş verin demiyorlar). Çünkü her işletmenin zamanı ve enerjisi sınırlıdır. Her şeyi mükemmel yapamayız fakat enerjimizi daha önemli alanlara yönlendirebiliriz.

Zıtların uyumu
Zıtların uyumu
  1. Araçlar ve süreçler yerine şahıslar ve onların etkileşimlerine önem verin

Yani “araç ve süreç elbet önemli ama daha önemlisi onu etkin kullanabilen ve iletişim halindeki ekiptir”.

  1. Muhteşem dokümantasyon yerine çalışan ürüne önem verin

Binlerce sayfa dokümanı kimse okumaz, güncellemesi zordur, katma değeri düşüktür. Ürün sağlamsa doküman okuma ihtiyacı kendiliğinden azalır.

  1. Kontrat ve şartnameler yerine müşteri ile işbirliğine gidin

Yani yapabildiğiniz ölçüde yaptığınız işin “belirsizliğini ve değişkenliğini” müşteri ile paylaşın. İdeal ürünü üretmekle ilgili müşteriyi de süreçlerinize dâhil etmeye çalışın

  1. Orijinal plana sımsıkı sadık kalmak yerine değişime cevap verebilen bir sistem kurun

Üretiminde (hatta iş dışı yaşamda da öyle) hiçbir şey planlandığı gibi olmaz. Uzun vadeli detaylı planlar yapmak yerine değişiklik taleplerine nasıl cevap vereceğinize yoğunlaşın

İşte son yıllarda yazılım için geliştirilmiş Agile sistemi fabrikalar için de alternatif bir sistem olabilir mi kafa yoran ve hatta uygulamaya geçen işletmeler görüyoruz.

Tabii stardard bir seri üretim yapıyorsanız Agile (Çevik) yaklaşım sizin için uygun olmayabilir. Fakat aşağıda bazı örneklerini verdiğim süreçler Çevik yaklaşım için uygun olabilir:

  • Proje usülü çalışmalar (her ürün farklı proje)
  • AR-GE projeleri
  • Fabrika içi süreç iyileştirme çalışmaları
  • Fabrika içi yalın uygulamalar

Bu yazıda Çevik sistemin tüm detaylarını konuşmak elbette mümkün değil. Yine de fabrikalar için bazı Çevik yaklaşım uygulama örnekleri verelim:

  • Uzun bir zaman sonra projenin tamamlanması ile ilgili tek bir hedef yerine örneğin 3 haftalık dönemler ve hedefler belirleyin (sprint). 3 hafta sonunda başarı seviyenizi ve sizi engelleyen konuları gözden geçirin.
Kendi kendini yöneten ekip
Kendi kendini yöneten ekip
  • 1’den fazla çalışma takımı oluşturun. Takımlarınıza özerklik verin. Her takımın neyi ne zaman yapacağına kendilerinin karar vermesini, takımın başarısını kendilerinin ölçmesini ve yorumlamasını sağlayın. Günlük kısa toplantılarla ekip içi iletişimi arttırmaya çalışın. Takımların performansını karşılaştıracak sistemler kurun.
  • Ekibinize önem verin. İyi ekip hatasız bir defada üretim anlamına gelecektir.
  • Mümkün olduğu ölçüde müşterinizi proje süreçlerinize dâhil edin. Ürün kısmi olarak tamamlandığında müşterinizle gözden geçirme toplantısı yapın. Mevcut durumunuzu, tadilat taleplerini mevcut darboğazlarınızı müşteri ile paylaşın.
Müşteri ile işbirliği mümkün olabilir mi?
Müşteri ile işbirliği mümkün olabilir mi?
  • Değişim taleplerinin nasıl ele alınacağı, mevcut planı ne şekilde aksatacağının izlenmesi ile ilgili sistem tasarlayın

Dokümanda boğulmayın, gereksiz açıklamalardan sakının. Basit videolar veya şematik gösterimlerin de doküman olarak kullanılabileceğini unutmayın

 

Çevik yaklaşımın orta vadede işletmelerde önem kazanacağını düşünüyorum.

🙂

 

Kanban’la Stoklarımı Takip Edebilir miyim?

Stoklarınızı geleneksel yöntemle izlediğiniz gibi Kanban’la da izleyebilirsiniz. Fakat geleneksel yöntemden farklı olarak Kanban stok yönetimi hakkında şu şekilde farklı bir yaklaşım getirir:

“Stok seviyenizi a) minimum seviyenin altına düşürmeyen, b) sizin belirlediğiniz maksimum seviyenin üstüne çıkarmayan bir sisteminiz varsa anlık fiili stok miktarını görmek için boş yere enerji harcamanıza gerek yoktur.”

Kanban sisteminde tüm stoklar için (hammadde, yarı mamul, bitmiş ürün) izin verilen maksimum stok seviyesi hesaplanır ve ona göre Kanban kartı sayıları belirlenir. Ayrıca her bir Kanban döngüsü için “stok kritik seviyede” alarmını tetikleyecek minimum Kanban kartı sayısı belirlenir.

Yöneticiler Kanban kartlarını sahada düzenli kontrol eder ve varsa minimum seviyenin altına düşen Kanban döngüleriyle ilgili Kaizen çalışması başlatır.

Kanban kartı olmadan üretim yapılamayacağı için belirlenen Kanban kartı sayısına karşılık gelen stoktan daha fazla parçanın üretilmesi imkânsızdır. Bu yüzden her parça için stokta tam olarak kaç adet bulunduğu konusu önemsizdir.

Kanban yöneticisi için aşırı stokla mücadele etmek demek mevcut döngülerde kart sayısının azaltılıp azaltılamayacağını kontrol etmek demektir. Örneğin 5 adet Kanban kartı olan bir döngüde kart sayısını 4’e düşürmenin mümkün olup olmadığını araştırmak demektir. Bu ayrı bir Kaizen çalışması demektir.

Geleneksel stok yönetiminde düzenli aralıklarla fiili stok ölçülür ve eksik veya fazla stok durumuna göre işlem yapılır. Bu yüzden vakit alıcıdır, yorucudur ve yönetilmesi zordur.

Kanban sadece, varsa, kritik seviyenin altına düşmüş stoklara odaklanır. Yukarda açıklandığı gibi kritik seviyenin altında olmayan stokların tam olarak kaç adet olduğu ile ilgilenilmez. Kanban yaklaşımı sonuca odaklıdır, faydası olmayan verilerin toplanması ile ilgili boşa enerji harcanmaz bu yüzden de geleneksel yönteme göre daha verimlidir

İhtiyacınız olmayan bilgiyi görmenize de gerek yoktur
İhtiyacınız olmayan bilgiyi görmenize de gerek yoktur

Şöyle bir örnekle açıklayalım: Algılarını maksimum kapasitede kullanmak durumunda olan bir Formula 1 pilotu için geleneksel benzin göstergesi gereksiz ve yorucudur. Çünkü pilot düzenli aralıklarla benzin göstergesine bakmak ve her seferinde benzinin kritik seviyenin altına düşüp düşmediği ile ilgili bir muhakeme yapmak durumundadır ve belki yüzlerce kez baktıktan sonra benzinin azaldığını görüp yakıt almak üzere istasyona girmelidir.

Oysa fiili benzin miktarını göstermeyen ve sadece istasyona girmesi gerektiği durumda kırmızı bir ışık yakan basit bir gösterge Formula pilotu için çok daha pratiktir.

Birincisi geleneksel stok yönetimine, ikincisi Kanban ile stok yönetimine karşılık gelir.

🙂

 

Mavi yakaların Yalın Projelerdeki Yeri

Yaşadığımız muhitte tramvay çalışmaları yapılıyor. Anladığım kadarıyla belediye “yeni yıldan önce deneme sürüşleri yapılacak” diye hırs yaptı. 2016’nın son günlerinde hummalı bir çalışma başladı.

Araba ile tramvay yolunun yanından geçerken bu deneme sürüşlerinin birine şahit oldum. Yaklaşık 3 otobüs uzunluğundaki, modern ve şık görünümlü bir tramvay neredeyse yürüme hızıyla yavaş yavaş yol alıyordu.

Bizi ne motive eder?
Bizi ne motive eder?

 

Ben araba ile tramvayın yanından geçerek ilerledim. Yaklaşık 400 metre ötede tramvay durağının olduğu yere geldim. Tramvay çok yavaş gittiği için epey geride kaldı. Durağın olduğu noktada 8 – 10 işçi ellerinde fırça ile rayların arasına girmiş toz toprağı temizliyordu.

İşçiler birden tramvayın kendilerine doğru geldiğini fark ettiler. Bu esnada işçilerin heyecanı görülmeye değerdi. Hemen hepsi yüzlerinde büyük bir mutlulukla yaklaşmakta olan tramvayı da kare içine alacak şekilde selfi çekmeye başladı. İnanın proje baş mimarı kadar heyecanlı ve gururluydular o an için.

Yalın projelerinizde mavi yakalıları takım içine sokmayı atlamayın. Siz istediğiniz çalışmayı yapın, sonuç olarak ürün üzerindeki vidayı sıkan, uygun kaynak işlemini yapan onlardır. Onlar elbette kaliteli iş yapmanızı sağlayan önemli elementlerden biridir. Ve tıpkı tramvay işçilerinde olduğu gibi onları motive etmek, yaptıkları işlerle gurur duymalarını sağlamak hiç de zor değildir.

🙂

 

Madem Kanban uygun bir araç, neden yaygın kullanımı yok?

Kanban yalın üretim araçlarından biridir. Yalın yaşayabilmek için 3 ön şart ortaya koyar.

  • Uzun dönemli strateji, kararlılık ve sabır gösteren üst yönetim
  • Problemleri gün yüzüne çıkaran bir üretim sistemleri
  • Problem çözmeye istekli ve yetenekli insanlar yetiştiren bir kültür ve sistem

Bu üçlü saç ayağı olmadan Kanban uygulamaları çok uzun ömürlü olmayacaktır. Özellikle ilk madde hayatidir.

“Bekâra karı boşamak kolay” derler. Sanayicilerimizin içinde bulundukları zorlukların farkındayım. Artan rekabet ortamı, sonu gelmez müşteri talepleri, sınırlı kâr marjları sanayicileri çok yıpratıyor.

mind

Tıpkı hayati tehlike altındayken savaşmak veya kaçmaktan başka bir şey düşünemeyen bir canlı gibi sanayicilerimiz de böylesi yüksek stresli bir ortamda uzun dönemli kararlılık gerektiren ileri üretim tekniklerine konsantre olmakta zorlanıyor

Öte yandan üretimde sınıf atlamanın yolu Yalın ve Kanban gibi uygulamalardan geçiyor. Bu uygulamalarda yol alan firmalarda inanılmaz verim artışlarına şahit oluyoruz. Bu durum da bir realite olarak sanayicilerimizin karşısında duruyor.

🙂